Bu sabah gözlerimi çok zor açtım ama uyanınca kocaman yatakta TEK başıma dönüp, kafamı biraz daha yastıklara gömüp sonra anlamsız hareketlerle kafamı yatağın yanından aşağıya sallayıp beynime kan gitmesini bekledim ve tüm bunların ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Bilsem daha erken açardım gözlerimi.
Perdeyi araladım. Bulutlu bir İstanbul sabahı harika bir ışık süzmesi yaratmaktaydı içeride ki o an hatırladım pencere önüne ne kadar uzun zamandır TEK bir ekmek parçası bile ufalamadığımı. Belki de kuşlar artık benim pencere önüme gelmeyi bile bırakmışlardı.
Evde ekmek aradım, yoktu. Ufalayamadım.
Dünyayı tozlarından ayıran ve bir an da hem çok güzel hem çok çirkin yapan lenslerimi taktım.Geri uzandım. Az önce flu bir beyazlıkla bulutlu gün ışığı renginde uçsuz bucaksız görünen tavan, lenslerimi takınca çirkin badana rengine geri döndü. Bazen dünyayı o kadar net görmek hiç güzel olmuyordu, yine hatırladım.
Kafamı sola çevirdim, yatak odasının açık kapısından sızan ışık, karanlık koridorun en ucundaki kitaplarla gizemli bir sığınak havası vermişti. Evimi o kadar çok eksiği olmasına rağmen yine de çok sevmeye başladığımı farkettim. Hem de her şeyden, herkesten çok.
Benim olan TEK şey orası olabilir miydi?
Çok dağınık olmasına ve bundan çok rahatsız olmama rağmen, bana ait olduğu için evimi toplamama hakkımı bilinçli olarak kullanma kararı aldım. Tüm dağınıklığıyla bırakmak, bırakabilmek, bırakabilmek için hesap bile yapmamak hoşuma gitmişti.
Sonra bu sabah evimi toplamayarak aldığım bana ait TEK kararı, giyinirken de bilinçli şekilde kullandım. Ve bugün hayatta ne olacaksa bir TEK ben öyle istediğim için öyle olacak karar verdim. Hangi restaurantta yemek yiyeceğime bir TEK ben karar veririm bugün, ya da akşam ki partiye gitmek gerektiği için değil, bir TEK benim canım gitmek istediği için giderim, istemezsem gitmem. Bugün tüm kararlarımda TEK başımayım, tüm sorumluluğunu alıyorum.
TEK başıma kalmanın da sorumluluğunu alıyorum.
İstanbul yağmurda çok güzel ve ben bu havaya en güzel uyanışı kocaman yatakta TEK başıma uyanarak yaptım. TEK başıma sabah kahvesi içtim, TEK başıma şarkı söyledim, TEK başıma yürüdüm.
Beynime yeterince kan gitti, hissettim. Hafiften ağrımaya başlayınca kafamı kaldırdım. Sonra bu havaların en güzel şarkısı The Lazy Song’ u açtım.
Ve o taksi bir TEK benim için durdu.