Ben bir süperstar değilim.

Superstar, başımın üzerinde yerin var.1969’da bir basketbol ayakkabısı olarak ilk tasarlandığı zamanlarda insanların kumaş pantolon altına giyip işe gideceği; dekolte elbiselerinin altına giyip gece kulübünde eğleneceği; dünya starlarının konserlerinde giyip milyonlara sesleneceği ya da senin, benim, her renginden almak isteyecek kadar takıntı haline getireceğimiz planlanmış mıydı emin değilim.  Son birkaç sezonun önlenemez yükselişteki trendi sneaker’lar, bir denim kadar moda sahnesinde boy gösterir mi onu zaman gösterecek ama şu sıralar en şık stillerin bile parçası haline gelmiş durumdalar.

Kimileri için fazla abartılan bu trend artık bitmeli kimileri için ise ayaklar rahata alışmışken bir süre daha devam etmeli. Halbuki bir ‘it’ ayakkabı olmak, sneaker’ların ruhuna en başından beri aykırı. Hiçbir zaman bir süper star olmak istemeyen, kendi stilini trendlerden uzak ve rafine tutmak isteyen, herkes gibi görünmek istemeyen, üstelik rahat hissettiği parçalarda sadece kendi gibi görünmek isteyen gerçek sneaker tutkunları bile birer trend meraklısı gibi görünmeye başladığı için, moda dünyasının sneaker sularından çabucak uzaklaşacağını sezinliyorum.

Nitekim Adidas’ın son kampanyasında bir SuperStar’ın neden bir ‘Süper’ ‘Star’ olmadığını vurguluyor olması da bir tesadüf değil.

Gerçi sneaker modasının geçmesine pek üzüleceğimi söyleyemem, ben zaten bazı şeyleri modası geçtikten sonra daha çok seviyor olabilirim. Yine de bu sezon alışveriş sepetine atmak istediğim ‘pek moda’ sneakerlar mevcut.

Şimdiden alayım, büyüyünce giyerim!

İllüstrasyon :  Baran Kurtoğlu