Daha çok, daha çok kırmızı..

Bazı sabahlar uyandığımda ne giyeceğimi bilemem. Giysi dolabını açıp kıyafetlere boş boş bakıp asla giyecek bir şey seçemem. Hadi bunun çaresi akşamdan hazırlamak ki bugüne kadar asla yapamadım, peki ya makyaj konusunda kitlendiğimde ne yapacağım?

Her gün en sevdiğin yemeği yemekten bile sıkılırken her gün aynı makyajı yapmaktan sıkılmaz mısın? İşte böyle zamanların kurtarıcısı; kırmızı ve bordo rujlar!

Nasıl kullanmalı?
Doğal bir cilt makyajı yaparak başlayabilirsiniz; abartısız sadece ‘sağlıklı bir görünüm’ yaratmak için şeftali ya da uçuk pembe tonlarında bir allık tercih edin. Göz makyajınızı da hafif tutmanızı öneririm. Aydınlık ve sağlıklı bir göz çevresi oluşturup bırakabilirsiniz. Çok aşırıya kaçmamak kaydıyla eye liner veya rimel de sürebilirsiniz. Ama bu makyajın amacı hızlı ve etkili olması olduğu için göz makyajını kalabalıklaştırmasanız daha iyi olur. Böylece dudaklarınızı ön planda tutabilirsiniz. Parizyen havanızın altında makyaj yapmaya üşendiğinizi sadece siz ve ben bileceğiz.

Sonbahar ve kışın daha koyu kırmızıları ve en koyu bordoları kullanabilirsiniz. Bunun modası asla geçmeyecek. Kırmızı ruju ise yılın her günü, her anı, her saati kullanabilirsiniz. Bakınız ben.

Ve dahası..
Marilyn Monroe, Gwen Stefani ve Courtney Love isimlerini duyunca hepimizin gözünün önüne kıpkırmızı rujlu bir fotoğraf gelir. Madonna, 80’lerdeki The Virgin Tour’da MAC’in en çok satan Russian Red’ini kullandı. Debbie Harry; nam-ı diğer Blondie’nin imzası platin saçları ve kıpkırmızı dudaklarıydı. Rita Ora’nın imzası da MAC’in Lady Danger ruju. Dita Von Teese’i de kırmızı ruju olmadan hiç görmedik. En müthişi de Kate Moss’un Rimmel London için kırmızı ruj serisi yaratması oldu. Deneyin derim. Favori bordo ruj ödülüm ise senelerdir farklı tonlarını denediğim ve vazgeçmediğim Chanel’e!